DOĞUM ANI NASIL OLMALIDIR
Bebeklerin rahimden ayrılmak ve doğmakla ilgili tepkileri bilinmiyor.
Bilinen tek gerçek; sıcak ve karanlık suyun içinde yüzen bir bebek sessiz ve kendi dünyasında…
Annesinin karnının içinde kıvrılmış yatıyor, kalp atışlarını huzur içinde dinliyor ve bir taraftan da suyun içinde sallanıp duruyor.
Böyle bir ortamdan yeni hayata merhaba deme anı nasıl olmalıdır sizce ?
Böyle bir dünyadan, gözünüzün içine giren ışıklara doğmak.
Sessiz dünyanızın, kulak tırmalayan gürültülerle dolması.
Ani ve sizi rahatsız eden dokunuşlar, sert ve cildinizi tahriş eden yeşiller.
İşte burada farketmemiz gereken gerçekler var. Rahimden dış dünyaya geçiş anı çok kıymetlidir. Lütfen bebeğimize biraz daha saygılı karşılama yapabilsek. Sessizlik, kısılmış ışıklar, daha yumuşak dokunuşlar, anne teni ile bebeği buluşturma belki ona özel şarkılarla doğumuna eşlik etme …
Çok mu zor?
Bebek ile empati yapabilmek.
Onu hissedebilmek ve doğum şölenine şahitlik yapmak.
Hoş geldin bebeğim derken
Gerçekten yürekten yüreğe dokunabilmek.
Annesi ile rahim dünyasında bağlantısını sağlayan kordonuna kan akımı durana kadar saygı göstermek ve annenin bu vedayı yaşamasına izin vermek. Hatta bu bağı kendi isteği ve elleriyle annenin kesmesine izin vermek.
Kadınlık kimliğinden, annelik kimliğine geçen kadına duygularının doruğunda sessizce onun yanında kalabilmek.
Bu mucizenin doğuma tanıklık edebilme anının tadını çıkarmak.
Bir hekim olarak o anın, kahramanının kendimiz olmadığının farkına varıp susabilmek. Sadece ve sadece doğum yolculuğuna şahitlik edebilmenin kutsallığını yaşamak.
Belki pek çok sağlıkçı için bu geçiş anının ritüellerini çok gereksiz bile gelebilir. Ruhsal dünyamız ve duygularımız vedalardan çok etkilenir. İşte doğum anının bir veda değil de kavuşma şöleni, olduğunun farkında olmak ve bunu anneyede sonsuz hissettirmek.