Doğum

DOĞUM SONU DEPRESYON

Doğum yapmak bir annenin yaşamında dönüm noktalarından biridir. En uygun şartlarda bile biyolojik, sosyal, psikolojik ve ekonomik değişimler yaşar. Aileye katılan yeni bir üye ve yeni bir düzenin kurulduğu dönemdir. Anne olmak yeni rolleri ve sorumluluğu beraberinde getirir. Bebeğin ihtiyaçlarını anlamak karşılamak ve bebeğe güvenli bir alan oluşturmak ona destek olup problemlerini çözmek zorlu bir süreçtir.

Gebelik sürecinde estrojen ve progesteron hormonları  on katına yükselir. Doğumdan hemen sonra çok hızlı bir düşüş gösterip hamilelik öncesi haline döner. Bu durum beden de kimyasal değişikliklere neden olur. Bu düşüş ile depresyon arasındaki bağ henüz net değildir. Ancak bu durum doğum sonrası sık görülen lohusalık hüznüne yol açabilir. Annede üzüntü ve endişe hali, kolay ve sık ağlama, çevresindekilere bunaltıcı bir bağımlılık hali gözlenir. Bu durum çevrenin ve ailenin desteği ve ilgisi ile kaybolur.

Kadınlar doğum sonrasında ki ilk yıl, psikiyatrik hastalıklarla daha fazla karşılaşırlar. Bunlar anksiyete bozuklukları, obsesif kompülsif bozukluk, depresyon ve nadiren psikoz açısından anlamlı risk altındadır. Depresyon bu hastalıklar açısından en sık görülenidir. Genellikle daha geç  2.-8. haftalar arası  başlar ve en çok 1 yıl  kadar sürer. Tedavi görmeyen kadınlarda 3 ay ile 1 yıl arasında kendiliğinden düzelebilir.

Doğum sonrası depresyonu tetikleyen bazı durumlar vardır. Kadının kendisinin yada eşinin işsizlik sorunu, sosyal çevresindeki desteğin yetersizliği, evliliğinde yolunda gitmeyen bazı sorunlar, aile içinde yaşanan ölüm ve ayrılık gibi olaylar, zamansız gelen bebek, çocuk sayısının çok olması, zor ve riskli geçirilen bir gebelik dönemi, geçmişte yaşanan kaybedilen bebek öyküsü, kendisinin geçmiş travmaları, kadının kendi annesinde yaşanan doğum sonrası depresyon öyküsü  riski artırabilir.  Erken yaşta doğum yapan genç annelerde risk %  30 gibi yüksek bir orandır. Geçmişte depresyon öyküsü olan kadınlarda doğum sonrası depresyonla karşılaşma riski %25 lerdedir. Hayatlarını kendilerinden çok dış faktörlerin yönettiğini düşünen anneler, bağımlı anneler, doğum sonrası depresyon açısından yüksek risk grubundadır.   Hormonal sebepler incelendiğinde, doğum sonrası ani östrojen düşüşünün postpartum psikiyatrik tabloya neden olabileceği düşünülmüştür.Günümüzde bir başka doğum sonu depresyonunu tetikleyen durumsa doğum travmasıdır.. Beklentilerle yaşanılan doğumun birbirinden çok farklı yerlerde olması anne de doğum  sonu depresyonu erken ve geç dönemde de tetikleyebilir.

Bu içeriğide okudular:  Korunma Yöntemleri

 Bu riskli gruptaki annelerin doğum sonrası depresyon açısından dikkatli olunabilir.

Anne bebekle ilgilenmediği için suçluluk duygusu hissedebilir. Bebeğe yabancılaşabilir. Bebeğin kendisine ait olmadığı duygusunu yaşayabilir. Kendine ve bebeğe zarar verme duyguları ve tekrarlayan takıntılara dönüşebilir. Bu durum suçluluk duygusunu artırır. Aslında bu duygunun  derinlerinde  yetersizlik hissiyatı yatmaktadır.

Bu anneler sabahın erken saatlerinde kendini aşırı yorgun ve yaşam enerjisini dipte hissedebilir. Bu durum aile ve sosyal çevresin de yaşam kalitesini bozar. Sürekli ağlamaklı bir halde dolaşır. Dikkatini toparlayamaz. Olaylar karşısında çok çabuk sinirlenerek öfke patlamaları yaşar. Çevresindeki insanları en çokta babayı bebeği ihmal etmekle ve ilgisizlikle suçlar.

Psikanalitik kurama göre bağımsız kendiliğin kaybıdır ve anne sadece alıcı rolünü kaybetmiş, besleyici rolünü de üstlenmiştir. Gebeliğin bitmesi fetusla olan yakınlığın kaybı olarak hissedilmekte  ve ayrılık ankisietesini  tetiklemektedir.

Gece boyu uyuyamayan anne, gündüz de uyanmak istemez. Yorgunluk ve bakımsızlık hali depresyonu tetikler. İştah dengesi değişir. Ya aşırı iştahı açılır ya da iştahsızlıkla kilo kaybı başlar. Depresyonla beraber içe kapanma, kimseyle konuşamama, eve kendini hapsetme ve insanlardan uzaklaşma başlar. Kişisel bakımını ihmal eder. Cinsel isteği azalır.

Doğum sonu depresyonu yaşayan anneler bebeklerini beslerken kaygı düzeyleri çok artar ve kullandığı ilaçların bebeğe zarar vereceğini düşünür. Negatif duygu durumuna düşer. İlaçların bebeğe zarar verebileceği için emzirmesi önerilmez. Bu durum da anne ve bebek bağlanmasında da güvensiz bağlanmaya yol açar. Doğum sonrası depresyon sık görülmesine karşın çoğu kez tanı konulamamaktadır. Kadın negatif duyguları nedeni ile kendini yalnız hissetmekte, hatta kaygılarından  dolayı utanmaktadır. Rutin kontrolleri için doğum sonrası takiplerine bile gitmez. Belki de hangi bölüme gideceğini bilememiştir. Ayrıca çevrenin ilgisinin daha çok yeni doğan bebek üzerinde oluşu sebebiyle doğum sonu depresyon fark edilmeyebilir.

Bu içeriğide okudular:  NORMAL DOĞUM BELİRTİLERİ

Doğum sonu depresyonu kendi içinde hafiften ağıra doğru gidebilir. Bebek hüznü sendromu denilen durum gebelerin %50-70 ‘inde görülmektedir. Doğumdan sonra gerçekleşir. Pek çok anne yaşayabilir. Ani duygu değişiklikleri, bir anda çok mutluluk ve ardından şiddetli bir hüzün dönemi şeklinde görülebilir. Sebepsiz ağlama nöbetleri, sabırsızlık, asabiyet, gerginlik, huzursuz ruh hali, kaygı, yalnızlık hissi ve sürekli bir hüzün hali anneyi çok zorlar. Bu durum doğumdan hemen sonra başlayabileceği gibi, bir- iki haftaya kadar da uzayabilir. Destekleyici tedavi ile atlatılabilir. Doğum sonrası depresyonudoğumda başlayıp birkaç ay sürebilir. %5-20 oranında görülür. Bebek hüznü durumundaki duyguları daha yoğun ve ağır yaşarlar. Doğum sonrası depresyon hali annenin yapması gereken günlük işlerden uzaklaşmasını sağlar. Kişinin canı hiçbir şey yapmak istemez. Bu durumda hemen bir uzmana başvurmak gerekir. Her ne kadar doğum sonrası depresyonu ciddi bir rahatsızlık olabilse de ilaç ve danışmanlık hizmeti ile  başarıyla tedavi edilir. En ağır formu Doğum sonrası psikoz halidir. %0.1 oranında görülür. Ciddi bir ruh hastalığı şeklinde ortaya çıkar. Çocuğun doğumundan sonraki ilk 3 ayda gözlenir. Ancak çok nadir rastlanan bir durumdur. Anne, psikotik depresyon yaşar. Bu tabloda gerçeklik algısı kaybedilir. Oldukça ağır bir tablodur. Annenin yatırılarak tedavisi gerekir. Annenin kendine ve bebeğe zarar verebilme durumu vardır.

Geleneksel Türk aile yapısı doğum sonrasında kadına büyük destektir. Kırk uçurma döneminde aile kadının bebeğe ve yeni duruma uyum sağlaması için ona destek olur. Kadının ailesi yemeğini hazırlar, ev işlerini yapar ve bebeğe bakar. Böylece sosyal destek,  bebek eğitimi, bebek bakımına alışma, anneliğe uyum sürecidir. Bu dönemde annenin çevresindeki sevdikleri tarafından desteklenmesi gerekir. Elbette ilk destekleyecek kişi babadır. Bebek bakımında annenin güvendiği anneanne ya da teyzeler de bu hüznün geçişinde yardımcı olabilirler. Anne lohusalık döneminde kendine zaman ayırmalıdır. Sonrasında egzersiz, yürüyüş ve diyet yapmalı, alkol ve kafeinden uzak durmalı, eşi ve ailesi ile iletişimini kesmemelidir. Kalabalık ziyaretçilere engel olunmalıdır. Bebek uyuduğunda da annenin de uyuyup dinlenmesi tavsiye edilir.

Bu içeriğide okudular:  Kimyasal Gebelik

 Doğum sonrası duygusal değişimlerin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, bu durumun tedavisi mümkündür.   Kullanılan ilaçlar süte geçtiği için mecbur kalınmadıkça emziren annelere ilaç tedavisi önerilmez. Öncelikle psikoterapi ile anne rahatlatılmaya çalışılır. Bireysel terapi ya da grup terapisi, mümkün olduğunda anne ve babaya yönelik danışmanlık eğitimleri verilir.                                                                                                                  Doğum hüznü durumu ortaya çıktığında, annenin istirahati ve bebeğe bakım desteği ile yeni duruma uyum sağlamasına yardım edilir.

 Daha ağır depresif durum ortaya çıktığında mutlaka tıbbi değerlendirme yapılmalıdır. Gerekirse ilaç başlanmalıdır. Annenin durumunun iyice kötüleşmesi bebeği tehlikeye atacaktır. Bebeğin bakımı ihmal edilebilir. Şiddetli depresyon durumunda intihar riski göz önünde tutulmalıdır. Böyle bir durumda gerekirse anne yatırılarak tedavi edilmelidir. Depresyona neden olabilecek tıbbi durumları dışlamak için tıbbi muayene, tetkikler ve gerektiğinde antidepresan veya antipsikotik ilaç uygulaması yapılabilir.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Doktora Sor
Hemen Doktora Sor!
Merhaba,
Hemen doktorumuza soru sorabilirsiniz
Call Now Button0312 285 30 00