Ekstra yazılar

Meme Kanseri Tedavisi

Kadınlarda en sık görülen akciğer kanserinden sonra, ikinci sıklıktaki kanser, meme kanseridir. Tüm kadın kanserlerinin %24 nü, kanser ölümlerinin de %14  nü oluşturur. Her sekiz kadından birinin hayatında meme kanserine yakalanma riski vardır. Bu değerler meme kanserinin çokta uzağında olmadığımızı gösterir.

Erken teşhis meme kanserinde önemlidir ama yetmez. Meme kanserini önleyici yaklaşımlarla kadınlarımıza ulaşmamız gerekir. Erken teşhisin imkanları ve kullanımı ile ilgili korkular var, korkunun olduğu yerde kaygılar var. Erken teşhis kelimesinin ardında sanki siz kanser olun sizi erken yakalayayım der gibi bir yaklaşım var.

Erken teşhis demek meme kanserinde kemoterapiye ve radyoterapiye ihtiyaç kalmadan iyileşmek demek. Memede ele gelen kitle ve koltuk altı yayılımı ile erken tanı koymak demek değildir.

Annesinde, akrabalarında meme kanseri görülen bir hasta, meme kanseri olmamak için ne yapmam gerek diye sorduğunda, hekim olarak evet meme kanseri olma riskiniz çok yüksek, ama biz sizi tarayalım, kansere rastladığımız zaman  size söyleriz gibi bir şey değildir. Mammogragi taramaları ile 1000 kadından 5 inde erken tanı konulabilmektedir. İşte tam burada hastaya, kadına farklı bir yerden yaklaşan bir hekimlik algısı ile yaklaşmalıyız.

Meme Kanseri Nedenleri?

Meme kanseri genetik ve çevresel faktörlere bağlı oluşur. Sanıldığı gibi genetik faktörlerin  payı öyle çok yüksek değildir. Ailede meme kanseri öyküsünün bulunması meme kanserine yakalanma riskini artırır. Yapılan 40-49 yaş grubu taramalarında saptanan kanserlerin % 88 inde 1 derece akrabalarda meme kanserinin olmadığı gözlenmiştir. BRCA geni taşıyanlarda meme kanseri riski artar.

Çevresel faktörlere baktığımızda genetiğin çok çok önüne geçtiğini görürüz. Kanserin  % 50 den fazlası çevresel faktörlere bağlıdır.

Meme Kanseri Risk Faktörleri Nelerdir?

  • Erken yaşta adet görmek
  • Geç yaşta anne olmak
  • Az ya da hiç doğum yapmamak
  • Çocuk emzirmemek
  • Uzunca yıllar doğum kontrol hapı kullanmak

Menapozdan sonra sentetik doğal olmayan estrojen preparatları kullanmak

  • Obezite ve insülin direnci olması
  • Hareketsiz yaşam şartları
  • Sağlıksız yanlış beslenmek
  • Artan stres yükü ile yaşamak
  • Meme dokusu içeriğinin yoğun olması bu hastalarda memelerde kanser riski 2-6 kat artar.
  • Estrojen dominanslığı, iyot dengesizliği, HPA aksın bozukluğu, mikrobiyata sorunları
  • Çevresel faktörler
  • Yüksek doz radyasyona maruz kalmak
Bu içeriğide okudular:  GÜVENLİ ANNE BEBEK BAĞLANMASI

Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir?

  • Memede veya koltuk altında ele gelen ağrısız kitle
  • Memede ağrı hissi
  • Bir memenin diğerine göre büyümeye başlaması
  • Meme cildinde kalınlaşma ve tahrişin olması
  • Meme başında çökme ve renk değişimi gibi farklılıklar
  • Meme başında kızarıklık ve yara
  • Meme başından kırmızı ya da pembe renkte akıntının gelmesi
  • Halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı

Meme Kanserinde Tarama ve Erken Teşhis Nedir?

Tarama artık kişiye özel planlanmalıdır. Meme kanseri olma ihtimali düşük riskli olan bir kadınla, yüksek riskli ya da çok yüksek riskli bir kadın aynı ölçülerde taranmamalıdır. Çok yüksek riskli bir kadının 5 yıl içinde meme kanseri olma olasılığı % 6 iken, riski artmış bir kadında bu oran % 1.7 dir. Düşük riskli grupta ise bu oran çok daha gerilerdedir. Takip planınızı iyi bir ekiple yapmak gerekir.

Meme Kanseri Taraması İşe Yarıyor mu?

Meme kanseri taramalarında erken tanı testlerinin kullanılması gerekir. Taramalar ihmal edilmemelidir.

Kanserden ölüm oranı tarama yapıldığında % 39.6 dan % 23.6 ya geriliyor. Sonuç olarak tarama yapıldığında minik kanserlerden ölüm oranı %71 azalıyor.

Meme Kanseri İçin Kimler Yüksek Risklidir?

Meme kanseri deyince tek bir tip meme kanseri yoktur.

Estrojen reseptörü ve progesteron reseptörüne duyarlılığı olan ya da olmayan.

Ailesinde meme kanseri öyküsü olan ya da meme kanserine yatkınlığı olan bir ailede BRCA 1 ve BRCA2  geni varlığında dikkatli takip gerektirir.

Meme içeriği yoğun fibrokistik ve fibroadenomlu meme hastalığı olan kadınlar yüksek risk altındadır.

Estrojen dominanslığı yaşayan kadınlar yoğun risk altındadır.

Estrojen dominanslığı nedir?

Progesteron hormonu ile östrojen hormonu denge içerisinde değildir.

Birçok meme kanseri hastası tanı konmadan önce, estrojen baskınlığının tipik bulgularından bir ya da daha fazlasıyla doktorlara yakınarak gelmiştir. Kilo verememe, ağır ve düzensiz adet kanamaları, artmış meme yoğunluğu, ergenlikte ve kırklı yaşlarda gözlenen premenstrual sendrom yani adet öncesi göğüste gerginlik, uykusuzluk, sinirlilik, ödem gibi

Bu içeriğide okudular:  VAJİNİSMUS

belirtiler. Vücutta estrojen-progesteron döngüsel dengesinin progesteron aleyhine bozulduğuna yani hücre düzeyinde meme kanseri açısından uygun bir hormonal ortam oluştuğuna işaret eder. Obez ve insülin direnci olan kadınlarda estrojen hormonu yoğun oranda bulunur. Estrojen dominanslığı yaşayan kadınların meme ve endometrium kanseri için artmış riske sahiptir.

Meme Kanserinde Destek Tedavisi Nasıl Olmalıdır?

Genetik yatkınlık tesbiti ve kişiye özel önlemlerin alınması gerekir.

Kadının hormonal dengesizliği teşhis ve tespit etmek çok önemlidir. Estrojen dominanslığı gözlediğimizde kişiye özel metabolik yıkım yolaklarını saptayıp bunu değiştirebiliriz. Estrojeni vücutta dengelemek için biyoeşdeğer hormon tedavisi ve doğal progesteron desteği yapılmalıdır.

Detoksifikasyon ve biyotransformasyon mekanizmalarının dengelenmesiyle, estrojenin yıkım ürünlerinin zararlı etkilerinden vücut korunmalıdır.

Kanseri daha hücre düzeyinde iken sınırlamaya çalışan bağışıklık sistemini güçlendirmek gerekir. Mitekondri çok önemlidir.  Mitekondri fonksiyonlarında bozukluk, oksidatif stres ve oradaki serbest radikallerde artış yapar. Buda DNA üzerinde harabiyet ve yıkıma yol açar. Sonuçta genetik hasar ve hücrelerde kanserleşmeye sebep olur. Bunun için çevresel toksinlerin yönetimi ve hücre içi metilasyon sistemi çok önemlidir. Vücudun iyi olduğunda bağışıklık yükseldiğinde, metilasyonunuz iyi çalıştığında bu sistem geriye çevrilebilir

Beslenme ve hayat tarzı değişikliği gerekir. Aktif egzersiz çalışmaları, obezite ve alkol tüketimi düzenlenmelidir.

Bağırsak mikrobiyatınız çok önemlidir. Mikrobiyata dengesi dışkılama alışkanlıkları bağışıklık sistemimizi önemli ölçüde etkiler. Bu sistemde yapılacak değişikliklerle hayatı yeniden kazanmak elimizdedir.

HPA aksı yani stres sistemini inceleyip düzenlemek gerekir. Kadını strese sokan, ruhsal dengesini alt üst eden sistem, uykusuzluğu, yorgunluğu, duygu durum bozuklukları temelde psikoterapi seansları ile belki hipnoterapi, yoga, meditasyon ve nefes terapileri ile rahatlatılabilir. HPA aksındaki yüksek kortizol değerlerinin meme kanserine direnç ile güçlü ilişkisi vardır.

Bu içeriğide okudular:  POLİKİSTİK OVER HASTALIĞI

Kronik inflamasyon yönetimi çok önemlidir. İnflamasyon kavramı kanser dahil pek çok hastalığın kökeninde vardır. İnflamasyon durumu aromatoz enzim aktivitisini artırır. Aromatizasyon yağ dokusunda ve periferik dokuda testosteronun estrojene dönüşümüdür. İnsülin hormonu da aromatazı artıran bir etki gösterir. Sonuçta ortamdaki estrojen miktarı çok artar.

Tiroid , anti tpo durumu, hücre içi selenyum değerleri, romatizmal hastalık panelleri de meme kanseri riski olan hastalarda değerlendirilmelidir.

Kişilerin   hücre içi mineral ve vitamin durumlarına bakılmalıdır. Buna göre mikrobesin takviyeleri yapılmalıdır.

Omega 3 ün antiinflamatuar etkisi vardır. Vitamin D seviyelerini yüksek tutmamız gerekir.

Meme kanseri mitekondrial hasardır. Mitekondriyi güçlendirmek için Vitamin B1, B2, B3 vitaminleri ve  C,E,K,  vitamin takviyeleri alınmalıdır.

EDTA, KO enzim Q, Succinates, Dichloroacetate, Acetyl -L karnitin, N acetil- cystein , Lipoik asit, , D ribose, Resveratrol, DIM, Melatonin, Calsium D Glucarate, Curcumin, iyot,  isoflavonlar destek ürün olarak alınabilir. Bunların hangisi size uygun ve nasıl kullanılması gerektiğini çalıştığınız ekip sizi yönlendirir.

Beslenme alışkanlıklarımız değişmelidir. Lahanagillerle, brokoli, karnıbaharı soframızın baştacı yaparak başlayabiliriz. Nar, üzüm çekirdeği, vişne, karadut, yaban mersini, yeşil çay, resveratrol gibi flavonoidlerle soframızı zenginleştirebiliriz.

Bu yolla hem östrojen atıklarınızı doğru biçimde temizleyebilir hem de kanser hücre gelişimine çok yönlü set çekebilirsiniz. Gereksiz kozmetik ve kimyasal temizlik malzemelerinden kaçınarak xenoestrojen yükümüzü azaltabiliriz.

Bu yaptığımız şeylerle kansere erken tanı koymak mümkün değildir. Ancak vücuttaki meme hücrelerinin kansere henüz dönüşmeden oto yoldaki son çıkış gibi önlem alınmasıdır. Kendimizi, yaşam stilimizi ve hayata bakışımızı belki kırklı yaşlarda farkına varıp değiştirebilmektir.  Önümüzde yaşanacak çok daha güzel günler var. Neden sağlıklı yaşlanmayı istemeyelim ki.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu
Doktora Sor
Hemen Doktora Sor!
Merhaba,
Hemen doktorumuza soru sorabilirsiniz
Call Now Button0312 285 30 00